Kale İçindeki Şenlik ve Kutlamalar
O gün, kalede Gülbâng-ı Muhammedi okunmuş ve kalenin içine yaklaşık iki bin tüfekçi yerleştirilmiştir. Büyük toplar ve tüfeklerle şenlikler yapılmış, çevre halkına Osmanlı’nın gücü gösterilmiştir. Şuşik Beyi’nin topraklarına kadar akınlar düzenlenmiş, İran’a kadar yağmalar yapılmıştır. Bu akınlarda yüz binlerce koyun, sığır, at ve katır ele geçirilmiş, Müslüman gaziler büyük ganimetlerle sevinmişlerdir. Ancak, Şuşik Beyi’nin ele geçirilmesi için yeni bir plan yapılması gerekiyordu. Bunun üzerine vilayete casuslar gönderildi.
Casusun Yakalanması ve İtirafı
Görevlendirilen casuslardan biri Gökdolak adlı bir kişiydi. Bu casus yakalanınca Serdar Ahmed Paşa, cellada emir vererek önce burnunu ve kulağını kestirdi. Ardından cellat kılıcını çekip başını kesmeye hazırlanırken casus ayağa kalkarak yalvardı:
“Ey demir ayak paşa, hâlime merhamet et. Sana önemli bir haberim var.”
Cellat bu söz üzerine ona can verdi. Casus şu bilgiyi açıkladı:
“Vallahi ve billahi, Şuşik Beyi kuşluk vakti Mekü Kalesi’ne gelerek Acem Hanı’na sığındı. Şimdi o kalede mahpustur.”
Bu haberin üzerine Baki Paşa, Ketağaç Paşa, Deli Dilaver Paşa ve Malazgird Beyi Mehmed Bey üç bin askerle birlikte Mekü Kalesi’ne doğru yola çıktı.
Mekü Kalesi’ne Yolculuk
Askerler önce doğuya doğru hareket ettiler. Menval Deresi kenarından geçerek sekiz saat boyunca dağlar ve taşlık yollar aşıldı. Bu yolculuğun ilk durağı Tahmures Kümbeti oldu. Burada, Acem hanlarından Tahmures Han’ın türbesi bulunmaktaydı. Tahmures Han, Cağaloğlu çenginde öldükten sonra buraya gömülmüştü. Bölge, yaklaşık iki yüz haneli Ermeni köylerinden oluşuyordu. Bu köyler hem Acemlere hem de Şuşik Beyi’ne haraç vermekteydi.
Oradan yeniden doğuya doğru yola çıkan Osmanlı askerleri, yedi saat boyunca ağaçlık bölgelerden geçip Şahgediği denilen yeri aştılar. Daha sonra iki saat boyunca çimenlik ve lalelik bir ovadan geçerek Mekü Kalesi’ne ulaştılar 1640 Yılında Revan Nahçıvan ve Tebriz Yolculuğu.
Mekü Kalesi’nin Özellikleri
Mekü Kalesi eski bir yapıdır ve Nuşirevan döneminde inşa edildiği rivayet edilir. Gerçi içinde büyük bir yapı bulunmaz, fakat kale adı ve varlığıyla meşhurdur. Tarihte burada yaşayan Kürtler, Süleyman Han’a bağlıydı ve kale Mahmudî Beyi’ne verilmişti. Ancak daha sonra Kızılbaşlar bir hileyle kaleyi ele geçirdi.
Malazgird Beyi’nin hükmü altındayken Osmanlı orduları Bağdat Seferi sırasında bölgeye geldi. IV. Murad’ın veziriazamı Kara Mustafa Paşa, Osmanlı-İran sınırını belirlemek için Diyarbakır Valisi Melek Ahmed Paşa ile birlikte Derne ve Dertenk taraflarına gitmişti. Bu sırada Osmanlılar, Şehrezul’daki Zalim Ahmed Kalesi’ni yıktı; karşılık olarak Acemler de Van yakınındaki Kotur Kalesini yıktılar.
Osmanlılar daha sonra Revan yakınında bulunan Mekü Kalesi’ni de yıktılar ve kale halkını Malazgird’e yerleştirdiler. Fakat ilerleyen yıllarda Acemler, Şuşik Beyi’nin ayaklanmasını fırsat bilerek gece vakti kaleye asker yerleştirdiler ve burayı tekrar sağlamlaştırdılar.
Bütün bu gelişmeler, Osmanlı-İran sınırındaki mücadelelerin ne kadar çetin olduğunu göstermektedir. Mekü Kalesi ve Şuşik Beyi’nin sığınması, hem Osmanlı ordusunu hem de bölge halkını doğrudan etkilemiş; ganimet, savaş ve diplomasi iç içe geçmiştir. Bu olaylar, Osmanlı’nın doğu sınırındaki stratejik önem taşıyan kaleleri korumak için verdiği mücadelenin tarihî bir örneği olarak dikkat çekmektedir Sightseeing Sofia.






